DENEME // ŞİŞMAN KOŞU

Aranızda spora giden var mı? Ya da bu soruyu şu şekilde bir daha sormak isterim? Spora gittiğinizde tipinizden utanıyor musunuz? İnsanlar bakar mı acaba nasıl görünüyorum vb. Evet, bu herkesin endişesidir diyorsunuz belki ama acaba gerçekten de herkesin mi? Şişman olduğu için spora yazılması gereken ama spor salonunda şişman olduğu için utandırılan kişiler diğer herkesle aynı şeyi mi yaşıyor gerçekten?

 

Şişman insanların kamusal alanlarda çektiklerinden haberiniz var mı? Bir bakıma her yerden yasaklıyız tabii ki ama bugün ben özellikle spor salonlarında yaşadıklarımızdan ve kendi koşma maceramdan bahsetmek istiyorum. Bedenimizden utandırılıyoruz, sistematik olarak artık şişman olmamamız için elimizden ne geliyorsa yapmamız tembih ediliyor ancak sonrasında spor salonlarında, sokaklarda koşarken ya da yüzmeye çalışırken alaylara maruz kalıyoruz. Düşündüğünüz zaman, görünüşümüz yüzünden endişelere gark olmamız, bu yüzden de spor yapmaya zorlanmamız ama günün sonunda spor yaparsak bile bu esnada küçük düşürülmemiz çok ironik değil mi? Halihazırda imkansız bir hedefe doğru koşarken, büyük beden spor kıyafetleri bulmanın pek kolay olmaması (iyimser bir yorum oldu sanki) ve dışarıdan gelen onca bakış altında kalıyorsunuz ve artık koşmanın kendisi bile imkansız hale gelebiliyor. 

 

Şişmanların hareket etmesi bir bakıma yasaktır. Tembeldirler, spor yapamazlar, ve gerçekten de yapamadıkları düşünüldüğü için koşamazlar. Onca terlemeyi, sallanan şeyleri bir düşünün. Bu manzarayı gerçekten de herkesin görmesi şart mı? Kimsenin göz zevkini bozmaya hakkınız yok! Bitmeyen bir alay, yargılama ve değerlendirme bombardımanı altında, şişman bir insanın bırakın spor yapmayı sadece kamusal alanda var olabilmesi bile bu bitmeyen bakışları fark etmeyecek kadar meşgulmüş taklidi yaparak kendisini kandırması ile mümkündür.

 

Bir düşünün, şişman herkesten vücudundan nefret etmesi, kilo vermeyi istemesi ve bu amaç uğruna hareket etmesi bekleniyor. Kilo vermeyi istememe gibi bir seçeneğiniz yoktur. Belki çocukluğunuzdan beri yaşadığınız tüm bu aşağılandığınız yıllar bir travma yaratmıştır. Bu yüzden de sizden açıkça nefret eden biriyle iletişim kurmak yerine evde kalmayı tercih etmek aslında tembellik değildir, sadece kendimizi koruduğumuz bir eylem olur. Kalkıp da insanlara neden şişman olmanın sorun olmadığını, neden kilo vermek istemediğini, neden kimseye zayıflık veya sağlık borçlu olmadığımı açıklamaktansa evde televizyon izlemek duygusal olarak daha az yorucudur. 

 

Kalkıp da şişmanlara yaşatılan zorbalıktan bu kadar bahsetmişken sizleri belki sokakta, belki de (benim tercih ettiğim şekliyle) spor salonunda koşmaya teşvik etmek belki absürd görünecektir.. Ben tüm bu diyet fikirlerini, zayıf olma baskısını ve spora gitmenin aksatılmaması gereken bir ödev olduğu bilgilerini çöpe atıp kendi kendime zevk vermek, fiziksel acı içerisindeyken aklına başka hiçbir şey gelememesinin huzuruna varmak için (evet, biliyorum kulağa garip geliyor) ya da işte daha basit bir şekilde stres atmak için diyelim, koşmaya başladım. Ve uzun zamandır koşanların runner’s high dediği o kafayı hissettiğimden beri de koşmak guilty pleasurelarımdan biri oldu. Koşma konusundaki çekincelerim, bize o kadar sık ​​söylenen bir yalanın sonucuydu; başka neler hakkında yalan söylüyorlar diye düşünmeye başladım. Bu yüzden de bir kere koşmanın tadına bakan çoğu kişi gibi ben de bana öğretilenleri bir kenara bırakıp koşmaya başladım.

 

Tabii ki kimsenin endorfinini nereden alacağına karışacak değilim. Ancak oraya gittiğinizde rahat hissetmediğiniz için, başkalarının bakışları ile utandırıldığınız için size aslında çok zevk verebilme potansiyeli olan bir aktiviteden de maruz kalmanızı istemem. Bu her zaman koşu olmak zorunda değil, belki bir dans dersi ya da bisiklet çılgınlığı olabilir, belki de pilates, ağırlık ya da yogadır. Günün sonunda, kendimizi iyi hissetmenin en önemli şey olduğunun pompalandığı dünyamızda belki de spor salonundaki herkesin bu bakışlar altında mükemmellik endişesini yaşayarak ve aynı zamanda mükemmel olamayacağını bilerek spor yaptığını hatırlamak (hatta spor salonlarının bu kandırmaca sayesinde kapanmamasının sağlanması), bize oraya gidebilmemiz için bir teselli sunabilir.

 

Fatsie

 

Kapak görseli: Samuel Theo Manat Silitonga, Pexels

 

 

 

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Scroll to Top