Seni düşünürken kendi kendime güldüğüm sokaklar oldu
Seni düşünürken kendi kendime güldüğüm tam 41 sokak
Seksek taşları ufalanmıştı oysa ki
Sonra ufaktan bir yaprak döküntüsü başladı içimizde
Rengarenk savruldum seninle
Sütyenler balkon demirlerinde savrulurdu
Seni düşünürken aklımda 41 soru olurdu
Sahi hangi ismin 41 nedeni olurdu ki
Bir sus işareti verilmişti içime
Rengarenkti mendilimin yeşili
Uçurtma gibi savrulurdum içimde.
Dinler karmaşık tatlıları yiyor
Gözlerim gözlerinden ölümüne gitmiyor
Üsküdar’da şemsiyeler bir bir açılıyor
Kadıköy sahaflarında yırtık yapraklar
Ben bir sana vurgunum bir de 41 bahar
Sen soneleri hatırlatırsın bana
Bir kadın İngilizce öğrenir uzaklarda
Leylaklar sararır saksıda
Ben öyle bir özgürüm sana
Aşkların prenses prensi olduğu
Tüm o zincirsiz sabahlarda
Yoldan geçen bir amca sallanır
İçtiğim biramın tadı hep ortada kalır
Bir sen örerim başında şapka hasır
Gözlerim gözlerine değince felaketim olurdu
Ben bir sana ağlardım birde 41 kahır
Öğretmen yansıtırdı kelimeleri deftere
Bense dizerdim ilmek ilmek tüm dirençlerimi
Kalp keserdik bazen ilkokulda
İçine seni döşerdim ilmek ilmek
41 kerenin hatrı olurdu 42 ise yolda kalırdı
Yarım aşkımızın ölçeği
Seninle son bulmadıkça…
Bir mektup kaldı senden geriye.
Ellerin kına olmak kılların kır
Saçların çok güzel keşke bana da kessen biraz
Dudakların olmuş yabancı kalbin ise sonbahar
Sen bende hiç yoksun hiç doğmamış 41 bahar.
İrem Nur Dağlıoğlu
Photo by Hilary Halliwell from Pexels