Kaos GL 2006’dan beri kadın+lara, mutsuz sonla bitmeyen kadın kadına aşkları yazmak için çağrı yapıyor: İlk senesinde Kadınları seven kadınların hayatı zaten yeterince zorlaştırılıyor ve biz artık mutlu biten öyküler de okumak istiyoruz diyerek Mutlu Aşk Vardır temasıyla başlayan ve her sene değişik temaların işlendiği öykü yarışması 16. senesini geride bırakırken, beş kitaptan oluşan Aşkın L* Hali NotaBene Yayınları’ndan çıktı.
Kaos GL’nin yarattığı bu muhteşem şeyin sayfalarda kalmayıp yoluna devam etmesi için elini taşın altına koyan iki kişiyi kendi sözleriyle köşemize konuk alıyoruz. Öncelikle İsim’den başlayalım. Aşkın L* Hali kitaplarını okuduktan sonra bu kitapları başkaları da okusun, bende kalmasın diyerek bir kampanya başlatıyor. aşkın L* halleri seyahate çıkıyorlar ismini verdiği bu kampanyanın sürecini gelin kendisinden dinleyelim:
Aşkın L* Hali birkaç yıldır ah ben de katılsam mı diye düşündüğüm ama bir türlü “o” öyküyü çıkarmadığım/çıkaramadığım için katılmadığım bir yarışma olarak aklımdaydı aslında. Kaos GL, Aşkın L* Hali kitap serisini duyurduğunda büyük bir heyecan ve hevesle çekilişe katılmıştım. Çıkmadı😒. Olsun dedim🤔onları okumayı çok istiyorum. Sipariş verdikten sonra kitaplar bana ulaştığında her öyküde bambaşka yerlere gittim geldim (aah ah), okuyana kadar oradan oraya taşıdım. Bu sırada bende kalmasalar; merakı olan, ilgilenen herkes okusa,okusak, paylaşsak dedim. Bir de bazı aşklarımız gibi onlar da gezsin istedim. Nasıl olabilir diye düşünürken, birkaç aydır benimle olan bu beş kitabı isteyen kişilere göndereyim ve onlar da okuduktan sonra başkalarına göndersinler, böyle böyle mini bir ağ kuralım fikri geldi aklıma. Böylece kitapları ve onların içine düştüğümüz notları, düşüncelerimizi birbirimizle paylaşabilir, birbirimizi bir süre konuk edebiliriz. Aşkın L* halleri de bir yıl boyunca 2022 Lezbiyen Görünürlük Günü’ne kadar gezmiş olurlar😊Belki de o bir yılın sonunda bir araya gelir, üzerine konuşuruz bu deneyimin, aşklarımızın, kitaplardaki öykülerin.
Yıllardır, kütüphaneden aldığım kitaplar dışında, okuduğum satırlarda hoşuma giden yerlerin altını çizerim. Kütüphaneden aldığım kitap satırlarının da altının çizili olması ya da satır aralarındaki notların varlığı, o kısımların birilerinin ilgisini çekmiş olması, dikkatimi çekerdi. Şimdi konu aşkken, özellikle aşkın L* hali iken ve kendi kendime o öyküleri okurken başkalarında nasıl yansımaları olur, hangi kısımlarda ortaklaşır hangi kısımlar ilgimizi çeker diye de merak ettim aslında. Diğer taraftan altını çizdiğim ya da not aldığım kısımları hep kendi kendime konuştuğum bir alan olarak görürüm, onları da paylaşıyor olma fikri biraz ürkütücü ve biraz da kendimi açmaya yönelik bir adım gibi geldi sanırım. Kitapları gönderdiğim ilk beş kişi ile bir çeşit düşüncelerime dair “mahrem” i paylaşmış olma fikri ve sonrasında da düşüncelerin, altı çizili yerlerin artarak, dönüşerek yayılması fikri beni heyecanlandırıyor. Ayrıca bu seyahatler sayesinde sevilenleri, kıymetlileri paylaşmak beni oldukça motive ediyor😊.
Aşkın L* halleri şu anda ilk seyahatlerindeler, beş kişiye ulaştılar. Bundan sonraki adımlarda kitapların ellerine ulaştığı beş kişinin de başka bir beş kişiye ulaşması ve böyle böyle seyahat etmeleri gibi bir düşünce ile yola çıktım. Sürecin nasıl işleyeceğine dair bir metin kurguladım, istekli olanlara öncelikle o metni gönderip dahil olmak isterlerse kitapları göndermek gibi bir yöntemle işliyor. Herkeste en fazla bir ay kalacak şekilde 2022 Lezbiyen Görünürlük Günü’ne kadar dolaşmalarına dair bir temennim var. Bu seyahatler için bir paylaşım denemesi de diyebilirim aslında, ancak dahil olanların isteği ile sürdürülebilecek bir deneme vee kim bilir belki de zaman içinde akışarak farklı haller alır.
Duyuruyu, kullandığım instagram sayfasında ve kapalı bir grupta yapmıştım. Bu yüzden aşkın L* hallerinden birini konuk etmek isteyenler “kindataraxia” instagram hesabına mesaj atarlarsa, ben de kitaplar seyahat yerleri aradıklarında onlara yönlendirebilirim.
Aşkın L* Hali’nin sayfalarda kalmasını istemeyen başka bir isim de Lambdaİstanbul gönüllüsü Zerrin.
Her çarşamba saat 19.00’da Aşkın L* Hali öykülerini okuyup üzerine sohbet etmeye başladığımız etkinlik nasıl başlamış gelin dinleyelim:
Kaos GL’nin Kadın Kadına Öykü yarışmasından ilk kez 2014 yılında haberdar oldum. Yarışmanın duyurusunu gördüğümde sanki bana yapılmış bir davet gibiydi ve ben de yazmalıyım dedim. Kendi kendime yazıp durduklarımı ilk kez birileriyle paylaşacaktım. Öykü yazmayı bilmiyordum elbette ve ben de bir mektup gibi yazdım. İçinde bir hikaye barındırıyordu nasılsa. Sonucundan çok gerçekten de katılmak önemliydi. Jüri özel ödüllerinden birini verdiler sağ olsunlar ve ödülü almak için Ankara’ya davet ettiler. Sanırım kendime ilk açılmamdı bu. Arkadaşlarıma açıktım sözüm ona ama etrafımda hiç lubun arkadaşım yoktu. O yüzden Ankara’ya gittiğimde çok yoğun duygular yaşadım ve ondan sonra adım adım ve sürekli açılma sürecine girdim. Öykü beni çok güçlendirdi ve öyküyü paylaşarak açıldığım arkadaşlarım oldu.
Lambdaistanbul’da gönüllü olduğumda etkinliklerinin de katılımcısı olduğum Kadın+ Komisyonu’na dahil oldum. Ancak zaten sayısı az olan kadın arkadaşlar bu süreçte lambda’dan ayrılmıştı. Sürekli yoğun olan gündemle şekillenen etkinliklerde homofobiyle mücadele ön plandaydı ve bir yandan yanlış ve yalnız olmadığımızı haykırırken bir yandan da dayanışmayı güçlendirmeye çalışıyorduk. Yeni gönüllülerle birlikte kadın+ komisyonu varlığını hissettirdi ve orada kadın+ görünürlüğünü güçlendirmek için birşeyler yapmak gerekiyordu.
Aşkın L* Hali kitaplarının tamamını hâlâ okuyamamıştım. Beş cilt halinde birbirinden farklı temalarda çok farklı kalemlerden çıkmış öyküler olarak biraz ordan biraz burdan okurken, öykülerin hem ortaya çıkış şekli hem de çeşitliliği bana başka bir heyecan veriyordu. Öylece durup durmamalıydı sanki, bir şey yapılmalıydı bu öykülerle. Kitapların çıkmasını uzun zaman beklemiştim zaten ve çıktığında da bu kadar çok öykünün varolması beni şaşırtmıştı doğrusu. Beş cilt kitabı kaç kişi alır okur ki, hem de öykü dedim bir yandan. Ben de henüz hepsini okumadım doğrusu. Bir süredir sesli kitap dinlemeye merak salmıştım, o yüzden bu öykülerin de sesli kitap olmasını hayal ettim önce. Çocukken radyoda “Bir Roman Bir Hikaye” diye bir program vardı, her hafta heyecanla beklerdim, o güzel bir heyecandı. Kitaplardaki öykülerden birinin yazarı Meltem Bent bazılarını bir radyoda okumuş mesela; bunu da bizim etkinliğimizde öğrendim. Sonra bu öykülerin daha bir ete kemiğe bürünmesi arzum beni sürekli kışkırttı.
Kadın+ görünürlüğü için bazı etkinlikler planlıyorduk lambda’da ve bir ara şiir okumuştuk. Şimdi de bu öyküleri okusak nasıl olur acaba derken başlayıverdik. Bu öyküleri pek çok kişi biliyordur belki ama bilmeyen daha çoktur eminim. Bilse de hiçbir öyküyü okumamışlar vardır mutlaka. Yarışmalar oluyor, sınırlı bir çevrede ilgilenen biliyor ama aslında herşey ondan sonra başlıyor bir anlamda. Çünkü bu öyküler yaşıyor. Üstelik yokmuş gibi yaşanıyor bu ülkede. Kitapların arka kapağında da yazdığı üzere “Yokmuş gibi yaşanan dünyaya önce bal gibi var diye haykırmak gerekiyor. Sonra da sıra nasıl var olduğunu anlatmaya geliyor.” Bu haykırışı gerçekten sese dönüştürmek istedim sanıyorum.
Kitapların önsözünde yarışma jürisinden Güzin Yamaner ilk yılın heyecanını anlatırken “Sandım ki büyük bir mahremin içindeyim. Okumaya hakkım var mı diye düşündüm” diyor mesela. Kadın+ lubunyanın hikayeleri o kadar gizli kalmış bir alan ki böylesine bir coşkuyla kadınların kalkıp kendi hikayelerini yürek açıklığıyla yazmaları “biz varız” demeleri şaşırtıcı bir şey ve o alana girmek de elbette cesaret istiyor. Büyülü bir ormana açılan bir kapı var önümüzde ansızın çünkü. Daha önce hep başkaları tarafından karamsar, olumsuzlanan, lanetlenen, canavarlaştırılarak, ölümcül tablolarla ya da haz nesnesi olarak sunulmuş hikayelerden sonra o büyülü gerçeğin dünyasına usulca girmek ve o ışıltılı dünyaya tanık olmak ürperten bir şey gerçekten.
Madem o ışıltılı dünyanın kapıları açıldı bu öykülerle, bu sessiz sedasız yazılan tarihin içinde yine birlikte gezinmeliydik. Öyküleri beraber okuyup sonra da yarattığı, yaşattığı duygular üzerinde konuşuruz, ortak duygulanımlar keşfederiz belki ve bunlar varoluşumuzun ve mücadelemizin görünürlüğü, temsili ve güçlendirilmesidir de aynı zamanda. Şimdiye dek kitaplaşmış 108 tane öykü var ve her yıl buna yenileri ekleniyor. Mesela 2021 yılının “Ev” temasıyla bir 16.sı gerçekleştirilen yarışmanın öyküleri henüz bu kitaplarda yok henüz. Bazılarına yazarlarının da katılmasını beklediğimiz etkinliğimizde 16 yıldır devam eden bu uzun yolculuğu şimdi hep birlikte yaşamak istiyoruz.
Öykülerin hepsini ben de hâlâ okumadım doğrusu ama okudukça hepsi ayrı güzel geliyor bana. Ne çok şey yaşanıyor ve nasıl da rengarenk bir hayatı kuruyoruz her gün yeniden. Cesaretle, sevgiyle, şefkatle, arzuyla ilmek ilmek dokuyoruz hayatı. Mutlu Aşk Vardır diyerek başlayan, İlk Adım, İlk Kadın, İlk Aşk, Ten ve Tutku, Ütopya-m, Bir Kadın (mı) Sevdim, Her Yerdeyiz, Mor, Yol, Bir Mücadeledir Aşk, Ses, Dert Bende Derman Bende, O Halde Aşk, Süper Gücünü Hatırla, Bir Dostluktan Neler Doğar, Geleceği Hatırla ve Ev temalarıyla dalga dalga çoğalan yüzden fazla öykü bizi bekliyor. Belki bu öykülerden ilhamla yeni öyküler yazılacak, onları da göreceğiz. Aşkın L* Hali bir güzel hal.
Kadın+ öykü okuma etkinliği mayıs ayı boyunca Lambdaİstanbul’da devam ediyor. Okunacak öyküler bitene dek de (neyse ki beş cildimiz var :p) bitmemeyi hedefliyor. Lambdaİstanbul etkinlik takvimine buradan ulaşabilirsiniz.
Sizde durumlar nasıl? Okuduğunuz kitapları #bizimqueerchallengeimiz ve #queertroublemakers hashtagleri ile sosyal medyada paylaşabilirsiniz.
QueerTroublemakers
Şimdiye kadar neler okuduk?
BİZİM QUEER CHALLENGE’IMIZ 1: BİR YAZARIN İLK KİTABI – HUZUR BOZUMU ŞENLİKLERİ
BİZİM QUEER CHALLENGE’IMIZ 2: İÇERİĞİ KURGU OLMAYAN BİR KİTAP – KURAL TANIMAYAN BİR MODA KILAVUZU
Bizim Queer Challenge’ımız Nedir?
Pingback: BİZİM QUEER CHALLENGE’IMIZ 5: BİR YAZARIN SON KİTABI - EMİNE HANIM'IN ROMANI - queertroublemakers.com