Şiir Atölyesi
- İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası bu sene 22-28 Haziran tarihleri arasında, ilk defa dijital olarak gerçekleşti. Şiir atölyesi katılımcıları da bu sene ekranlar üstünden dizelerini ve şaraplarını paylaştı.
#benneredeyim temasına ilişkili olarak ŞİİR NEREDE? sorusuyla başladı atölye. Şiir özlemekteydi. Eski anılarımızda, çocukluğumuzdaydı, açılma süreçlerimizdeydi. Şiir kimi zaman çantamızda, kimi zaman sokakta megafonda ve kimi zaman elimizin altındaydı! Şiir ormanda, yeşilliklerle köklenmiş, doğada; aşk ve aşksızlığın hallerindeydi…
Sevdiğimiz şairlerden ve dönemlerden bahsederek devam ettik, şiirler okuduk birbirimize bolca. Ve sonda ise şiir yazma oyunlarımızla bitirdik buluşmayı. Süreyi aştığımız, ekranlar üstünden de olsa birbirimizin samimiyetini hissettiğimiz ve bir sonraki buluşmalarımız ve paylaşımlarımız için heyecan duyduğumuz bir buluşma oldu.
Şimdi Queer Troublemakers desteğiyle, bu oyunlarımız sırasında çıkan şiirleri anonim olarak sizinle paylaşmak istiyoruz.
Şiir Oyununu siz de denemek isterseniz, buyrun adımları:
1- ortak bir kelime belirlenir.
2- kimin başlayacağına karar verilir, burada taş kağıt makas oyunundan destek alınabilir.
3- başlayan kişi seçilen kelimeden çağrışımı sesleri/kelimeleri/cümleyi yazar, partnerine göstermez.
4- sıra partnere geçer, o da aynı şekilde seçilen kelimeden çağrışımı sesleri/kelimeleri/cümleyi yazar, partnerine göstermez.
5- sıra partnere geçer, o da aynı şekilde seçilen kelimeden çağrışımı sesleri/kelimeleri/cümleyi yazar, partnerine göstermez.
… bir süre böyle devam eder.
6- kağıt dolduğunda veya belirlenen süre bittiğinde şiir sona erer.
7- bi o, bi o, bi o olmak üzere sıra ile partnerler birbirlerine yazdıklarını okur.
8- büyülenme zamanı! -tek bir kelime ve birbirini hissetme üstünden, ortaya uyumlu ve çok da güzel bir şiir ortaya çıkar! <3
-oyunu fiziksel olarak yan yana oynuyorsanız, aynı kağıda yazarak, yazdıktan sonra yazdığınız kısmı katlayarak ilerleyebilirsiniz.
ŞİİRLER:
mekan
Kesikti içi, kesik kesik çizgilerle
bir yerde okumuştum, sığındığı limanın adı vardı
Bölük raflarda insan yüzleri
merakla gemilerini beklerdi.
Çıktığım dağ başı güzelliği.
mekan
Varlığımın içinde bulunduğu zamanı dolduran boşluk
Kedilerin mekanı derdik biz o köşeye
Köşelerin başını beklerdik beraber ber ber berelendik
Yaslandığım pencere pervasızında kafamı karıştıran bulutlar
mekan
bir otel odasıydı
sağanak ve saçma bir dolunun tuttuğu günün tam solu
buluştuğumuz yer
kazancı yokuşunun tam sağı
kaçmazsın değil mi
kürtaj oldum
saçların yumuşak
bitti
uzaksın
15 saniye
mekan
durgun ve içimde
merdivenler sararmış
yokken ve sokaktayken
tütünden sararmış ellerinden tutuyorum
durgun su ve üstünde duran böcek
geçiyorum sokağını, caddeni, mahallene uğruyorum öyle birden
içerisinde nefesin çizgileri
gülümsemen takılmış bir sokak lambasına
ve ev denen his
en son nerede kendime rastladım acaba
mekan
Sığmak!
Ellerimi yere koyuyorum, taşın soğuğunu hissediyorum.
Sığdı mi?
Gözlerimi duvarlar üzerinde hissediyorum.
Sakalsız
Gri.
Müzikal
İçinden çıkabilir misin?
bluetooth
Kendinin içinden çıkabilir misin?
jackstrop
Üstüme geliyor, bitiyor.
pazen etek
Yanında kim var?
Don!
Ellerini ver.
Sahika”da
Sıcak..
Madilik.
Burada kapalı kaldım.
mekan
Akışkan bir dünyanın uzaklarında
Pamuk merdivenlerden
Kendime yakın
Çıkıyorum yukarılara
Toplumdan uzaklarda
Elimde bir şemsiye
Bir yerdeyim
Deli gibi yağmur yağıyor
Neredeyim
Pamuklar erimesin istiyorum
Yakın olduğum kadar uzak,
Ama eriyorlar
Uzak olduğum kadar yakın
Bir tek şemsiyemin altı erimeden kalıyor
Ben istemediğin her yerdeyim
Alt ve üst taraf çoktan eridi bile
“Biralanmış sakalımı öpersen”
Olduğum yerin bağlantısı kesildi
Belki de yakınında bir yerlerdeyim.
Ama ben düşmedim
Yüksekkaldırımda
Onlar düştü
Seni beklemekteyim.
Ben hep havada kaldım.
mekan
mavinin bütün tonlarıyla gokküşağına dolandık
bütün pencereleri açık bıraktık ki kuşlar dolsun içeri
sıkıştığımız çatlaklardan ışığı soğurduk
bir yurt aradık yursuzluğa uzanan
gölgenin ardındaki gerçeğin peşindeydik
şahika
ter
bitmiyordu merdivenler
şevval
dans ederken zamanda kaybolmuş gibiydi
bara gidip bi bira alıyorum
çarpmayın lütfen yeter artik çarpmayın
nerede?
cikardim ustumu anarşistimdir bebekler
sonra seni görüyorum
inmesi daha kolaydi ciktigin merdivenleri
Dudakların ıslak
buluşuruz taksimde
ağaç
çiçek açarım birgün
bir dal dala vurdu yüzünü
Ladin’in gölgesinde dinlenirken ben
xx
Gülümsedi kökünden sevgi
Mis gibi kokusu başımda
xx
Bir yaprağımı almışım elime çeviriyorum
Damladı bacaklarımın arasından
Ne güzel şey gölgende dinlenmek
sokaktayım
taş
soldun donuk zannederledi içimdeki evreni
üstün yosun dolu minik minik
düşlerimin insan düşlerine benzer bir yanı yoktu
üstüne fırlatılıyorum
hikayelerim ahirden uzanan ipleri tutuyor
altına saklanıyorum
ellerimi uzatsam tutabilir misin
üst üste taşlar
zihni unut
ayak
Rap rap rap!
çatlak su sızdırıyor
Uygun olmayan adımlar arasında kayıp
sesleri geliyor kulaklarını tıkayanlar
Koşmaya mecalim kalmadı ki!
parmaklarının arasından denizi görenler var oysa ben en kısasına tutuldum
Elimden tuttunuz ve iyi ki beraberiz
kadın değildir topuklu her ayak , erkek değildir her ıskarpin
Ayaklar ayaklara karıştı ve kuir adım marş!
sınır
bir salgangozun sınırları nedir
hayır
keskin bir darbe
Sünnette duyduğum acının failleri
çekemediğim sınırların ucu ağırlaştığı yerden kopar mı dersin
Gözlerin çok güzel be canım
patküt, sarsıldı içim
Ellerim çingene benim gözüm suriyeli
sandalye
İki tahta parçası vardı
kıymetli götlerimiz layıkını buldu
Sahilde kumlara gömülü
gök gökkuşaklı sandalyelerimiz var.
Biri sarı ve turuncu
oturmaz mısınız?
Diğeri kırmızı ve mor
şarkısı yok ama
Birini seç dedin
masajı tamdır
Ben ikisini de seçtim
sandalyelerimizin
Bi de seni ve denizi